RTCYPP News 21.4.19

Sri Lanka’da Kiliselere ve Otellere düzenlenen Terör Saldırısına Kınama Mesajı.

Sri Lanka'da Pazar günü ibadetlerini yapmak üzere kiliselerinde bulunan Hıristiyanlara ve otellerde kalan insanlara karşı yapılan, 200'ün üzerinde masum insanın hayatını kaybettiği, yüzlercesinin yaralandığı, bizleri derinden üzen terör saldırılarını şahsım ve camiam adına şiddetle kınıyorum.

Dini, dili, ırkı, coğrafyası ne olursa olsun, kim tarafından kime karşı yapılırsa yapılsın, bu cinayetleri işleyenler, bir masumun katledilmesini alemin katledilmesi olarak tanımlayan inancımıza göre de tüm insanlığın katillleridirler. Görüntüde tarafı, rengi farklı gibi dursa da, daha geçtiğimiz ay Yeni Zelanda’da, bugün de Sri Lanka’da meydana gelen, geçmişte de bir çok acı örneğini gördüğümüz terör eylemlerinin ve teröristlerin özde aynı kirli emellere hizmet ettikleri aşikardır. Bu katiller, masum insanların canına, hem de en güvenli mekanlar olan ibadethaneler başta olmak üzere beklenmedik yerlerde kastederek en doğal insani nitelik ve ihtiyaç olan güveni ve umudu yok edip, uyguladıkları şiddetle evrensel düzlemde korku, nefret ve umutsuzluğu hakim kılmayı amaçlamaktadırlar.


İnançları, ırkları, ülkeleri farklı görünse de ortak nitelikleri özünde aynı olan bu teröristlerin beslendiği kaynakların kurutulması insanlığın geleceği için için elzemdir. Bu amaçla dünyanın her ülkesinde yetki sahibi her bir yetkilinin yanında, insan olarak her bir bireyin de sorumluluğunun farkında olarak, kime karşı olursa olsun benzer şiddet olayları ve nefret söylemine karşı aynı safta yer alması zorunludur. İnsanlık olarak, terör ve destekçilerine karşı kınama ve lanetleme tarzı sözlü tavrın ötesinde, Yeni Zelanda katliamı sonrasında gözlediğimiz, yüreklerimizdeki acıya bir parça melhem olan, umudumuzu çoğaltan ortak dayanışmanın, dünyanın her tarafındaki benzer terör eylemlerine karşı evrensel refleks olarak yaygınlaşıp yerleşmesine acil ihtiyacımız vardır. Terör ve teröre kaynaklık eden yaklaşımlara karşı durmadığımız, mücadelede etmediğimiz takdirde, kanına girilen her masumun katlinde, acı çeken her masumun acısında bizim de bir payımız olacağını, sessiz kalarak bu büyük günaha bir şekilde ortaklık etmiş sayılacağımızı ve bundan dolayı Allah katında hesaba çekileceğimizi unutmayalım.
Sri Lanka’da yüzlerce masum insanın ölmesine ve yaralanmasına neden olan bu menfur terör hadisesini bir kez daha lanetler, saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınlarına ve tüm Sri Lanka halkına şahsım ve camiam adına başsağlığı, yaralananlara acil şifalar dilerim.

Prof. Dr. Talip Atalay
Din İşleri Başkanı

Uluslararası Anıtlar ve Sitler Günü 2019

Dini ve Kültürel Mirastan Yararlanmak ve Onlara Erişim Hakkına Sahip olmak bir İnsan Hakkıdır

18 Nisan günü dünya, 1983 yılında UNESCO tarafından kabul edilen Uluslararası Anıtlar ve Sitler Günü’nü kutluyor. O zamandan beri 18 Nisan, kültürel mirası kutlamaya ve tanıtmaya yönelik bir gün olarak, kültürel mirasın çeşitliliği ve anlamı konusunda farkındalığı artırmak için bir fırsat sunmakta ve kültürel mirasın ne kadar kırılgan olduğunu ve korunmasının doğuracağı faydalar ve korunma ihtiyacını gözler önüne sermektedir.

Dinin yüzyıllar boyu kültürü şekillendirmede önemli bir rol oynadığı bir yerde, dini ve kültürel miras, birbirinden ayrı tutulamaz. Bu, dini mekanlar ve sitler için de özellikle geçerlidir. Kıbrıs’ta Hıristiyanlar ve Müslümanlar başta olmak üzere yüzyıllar öncesine dayanan, farklı inançların geleneklerine ait binlerce site ve dini anıt bulunmaktadır ve bunlar Kıbrıs’ın kimliğinin kendine has ve önemli bir kısmını temsil etmektedir. Bu anıtların ve sitlerin birçoğu ne yazık ki terk edilmiş, harap edilmiş, dönüştürülmüş, kapısına kilit vurulmuş veya erişim imkanı kalmamış haldedir. Çözülmemiş Kıbrıs sorununun mağdurları olarak, adadaki farklı topluluklar arasında derin bir acı ve güvensizlik sebebi olmaya devam etmektedirler. Öte yandan, sivil toplum ve dini toplulukların diyalog kurma ve dua ve ibadet yerlerine serbest erişime imkan verip bu mekanların temizlenmesi ve restore edilmesi doğrultusunda birlikte çalışma konusunda karşılıklı attıkları cesurca adımlar, uzlaşıya giden yolda dönüştürücü bir etkiye sahiptir.

Kültürel miras, barış inşası ve uzlaşı arasındaki bağlantıyı vurgulayan RTCYPP Ofisi, “bir insan hakkı olarak kültürel mirasa erişim ve bu mirastan yararlanma hakkının” önemini vurgulamaktadır. Bu hak, “bireyler ve grupların kültürel mirası bilme, anlama, içine girme, ziyaret etme, kullanma, bakımını sağlama, karşılıklı olarak kullanma ve geliştirmenin yanı sıra başkalarının kültürel mirasından da yararlanma hakkını” içermektedir. (Kültürel Miras konusunda Özel Raportör, 2017).

Dini anıt ve sitlerin, özellikle de farklı bir topluluk tarafından kendisine aitmiş gibi kabul edilenlerin, saygı görmesi demek, birbirinin değer ve kimliklerini kabul etmek demektir. Dini anıt ve sitlerin durumunun ele alınması ve bunlara erişimin sağlanması, sadece taşların restore edilmesiyle ilgili bir durum değildir. Bu, insan ruhunun eski haline getirilmesiyle ilgilidir. Bu, sosyal etkileşime izin verilmesi, farklı belleklerin, tarihlerin ve geçmişin paylaşılıp kabullenilmesine ve birbirinin dini mirasına değer vermek suretiyle birbirine kol kanat gerilmesiyle ilgili bir durumdur. İki etnik topluluktan ibaret olmayan ve bir dizi kimlikle nitelendirilen bir adada, barışçıl bir şekilde bir arada yaşamak için farklı esasları anlamak ve bunlara saygı göstermek gerekmektedir.

#InternationalDayofMonumentsandSites2019 #IDMS2019 #Faith4Rights @UNESCO

Uluslararası Anıtlar ve Sitler Günü 2019 

Uluslararası Anıtlar ve Sitler Günü 2019 

Dini ve Kültürel Mirastan Yararlanmak ve Onlara Erişim Hakkına Sahip olmak bir İnsan Hakkıdır

18 Nisan günü dünya, 1983 yılında UNESCO tarafından kabul edilen Uluslararası Anıtlar ve Sitler Günü’nü kutluyor. O zamandan beri 18 Nisan, kültürel mirası kutlamaya ve tanıtmaya yönelik bir gün olarak, kültürel mirasın çeşitliliği ve anlamı konusunda farkındalığı artırmak için bir fırsat sunmakta ve kültürel mirasın ne kadar kırılgan olduğunu ve korunmasının doğuracağı faydalar ve korunma ihtiyacını gözler önüne sermektedir.

Dinin yüzyıllar boyu kültürü şekillendirmede önemli bir rol oynadığı bir yerde, dini ve kültürel miras, birbirinden ayrı tutulamaz. Bu, dini mekanlar ve sitler için de özellikle geçerlidir. Kıbrıs’ta Hıristiyanlar ve Müslümanlar başta olmak üzere yüzyıllar öncesine dayanan, farklı inançların geleneklerine ait binlerce site ve dini anıt bulunmaktadır ve bunlar Kıbrıs’ın kimliğinin kendine has ve önemli bir kısmını temsil etmektedir. Bu anıtların ve sitlerin birçoğu ne yazık ki terk edilmiş, harap edilmiş, dönüştürülmüş, kapısına kilit vurulmuş veya erişim imkanı kalmamış haldedir. Çözülmemiş Kıbrıs sorununun mağdurları olarak, adadaki farklı topluluklar arasında derin bir acı ve güvensizlik sebebi olmaya devam etmektedirler. Öte yandan, sivil toplum ve dini toplulukların diyalog kurma ve dua ve ibadet yerlerine serbest erişime imkan verip bu mekanların temizlenmesi ve restore edilmesi doğrultusunda birlikte çalışma konusunda karşılıklı attıkları cesurca adımlar, uzlaşıya giden yolda dönüştürücü bir etkiye sahiptir.

Kültürel miras, barış inşası ve uzlaşı arasındaki bağlantıyı vurgulayan RTCYPP Ofisi, “bir insan hakkı olarak kültürel mirasa erişim ve bu mirastan yararlanma hakkının” önemini vurgulamaktadır. Bu hak, “bireyler ve grupların kültürel mirası bilme, anlama, içine girme, ziyaret etme, kullanma, bakımını sağlama, karşılıklı olarak kullanma ve geliştirmenin yanı sıra başkalarının kültürel mirasından da yararlanma hakkını” içermektedir. (Kültürel Miras konusunda Özel Raportör, 2017).

Dini anıt ve sitlerin, özellikle de farklı bir topluluk tarafından kendisine aitmiş gibi kabul edilenlerin, saygı görmesi demek, birbirinin değer ve kimliklerini kabul etmek demektir. Dini anıt ve sitlerin durumunun ele alınması ve bunlara erişimin sağlanması, sadece taşların restore edilmesiyle ilgili bir durum değildir. Bu, insan ruhunun eski haline getirilmesiyle ilgilidir. Bu, sosyal etkileşime izin verilmesi, farklı belleklerin, tarihlerin ve geçmişin paylaşılıp kabullenilmesine ve birbirinin dini mirasına değer vermek suretiyle birbirine kol kanat gerilmesiyle ilgili bir durumdur. İki etnik topluluktan ibaret olmayan ve bir dizi kimlikle nitelendirilen bir adada, barışçıl bir şekilde bir arada yaşamak için farklı esasları anlamak ve bunlara saygı göstermek gerekmektedir.

#InternationalDayofMonumentsandSites2019 #IDMS2019 #Faith4Rights @UNESCO